Begüm Kütük yorgun ama keyifli

Geçen sezonu sadece tiyatro yaparak geçiren, bu sezonsa sahne ile set arasında mekik dokumaya başlayan Begüm Kütük, “Biraz yorucu, kendime ve sevdiklerime pek vakit ayıramıyorum ama keyifli” diyor.

Begüm Kütük yorgun ama keyifli
Begüm Kütük'ün Hürriyet'te yayınlanan röportajı...

“Sevda’nın Bahçesi” ile Kanal D ekranındasınız, öncelikle hayırlı olsun diyelim.


- Çok teşekkürler...

Tiyatrodan sonra tekrar dizi setlerine dönüşünüz nasıl oldu?

- Geçen sene biraz dinlenebilmek için gelen tüm dizi tekliflerini geri çevirmiştim. Sadece “El Değmemiş Aşk” filmini çektim. Bir de tiyatro vardı işte... SAKM’nin sahneye koyduğu, yine dizimiz gibi bir Birol Güven teksti olan “Bindebir Gece Diyalogları”... Bu sezon da oyun devam ediyor. Ama itiraf etmeliyim, dizi yaparken tiyatroyu özlediğim gibi tiyatro yaparken de dizi setlerini özledim. Bu sene gelen teklifleri değerlendirmeye başladım. En içime sinen “Sevda’nın Bahçesi” oldu. Bu sezon hem dizi hem tiyatro yapabildiğim için şanslıyım. Biraz yorucu, kendime ve sevdiklerime pek vakit ayıramıyorum ama keyifli.

Dizide canlandırdığınız karakterden biraz bahseder misiniz? Nasıl biridir Aylin?

- Aylin, hayatta sıkça karşılaştığımız karakterlerden biri... Hırslı bir kadın. Çevresine, özellikle de eşine karşı kendisini ispat etmek isteyen bir karakter. Egosu yüksek ve hep başarılarıyla dikkat çekme derdinde... İstediklerini elde etmek için de her şeyi göze alabilen, yapabilecekleri konusunda sınırı olmayan bir karakter.

OYUNCU OLMASAYDIM AŞÇI OLURDUM

Yemekle aranız nasıl? Yemek yapmayı sever misiniz?


- Yemek yapmayı da yemek yemeyi de çok seviyorum. Bu konuda mütevazı olamayacağım, çok da iyi yemek yaparım. Zaten pek çok röportajımda bundan bahsetmişimdir. Eğer oyuncu olmasaydım aşçı olurdum. Tabi Aylin’in yemek konusunda iddialı ama pek de becerikli olmayan halleri benim için çok ters köşe bir rol oldu. Açıkçası böyle bir karakteri oynamak çok kolay değil benim için (gülüyor).

Hayattaki öncelik sıralamanız nasıl?

- Açıkçası bir sıralama yapamam. Eşim, ailem, kedilerim, dostlarım benim için çok önemli. Ama illa bir öncelik vermem gerekiyorsa huzur ilk sırada.

Erdil (Yaşaroğlu) Bey’i de soralım, iş yoğunluğunuz nedeniyle görüşmekte zorluk çektiğiniz oluyor mu?

- Erdil de çok yoğun, ben de... Bu sezon hem dizi hem de tiyatro olduğu için çok uzun saatler çalışıyorum. Açıkçası birbirimize vakit ayırabilme konusunda bu sezon biraz zorlanacağız, birbirimizi fazla özleyeceğiz ama yaza acısını çıkarırız artık.

Son olarak, “Sevda’nın Bahçesi” izleyicilerine neler söylemek istersiniz?

- “Sevda’nın Bahçesi” enerjisi çok güzel, çok keyifli bir proje. Farklı kadın hikayeleri aslında... Bir yandan da günlük hayatta karşılaştığımız durumları ağır drama dönüştürmeden seyirciye veren bir dizi. Yan hikayeler de güçlü... Dizimizle ilgili geri dönüşler de güzel. Çok emek ve özveri var. Şansımız daim olsun.

BİR GÜN TEKRAR İZMİR’DE YAŞAMANIN HAYALİNİ KURUYORUM

İzmirlisiniz. Hiç memleket özlemi çekiyor musunuz? Bir gün kesin dönüş yapmayı düşünüyor musunuz?


- İzmir benim doğup büyüdüğüm şehir. Tabii ki benim için çok kıymetli. Karakterimin, hayata bakışımın şekillendiği yer. Orayı çok özlüyorum. Oradaki hayatın yalınlığını, kaostan uzak oluşunu, insanların hayata ve birbirlerine güzel, samimi bakışlarını özlüyorum. Bir gün tekrar İzmir’de yaşamanın hayalini kuruyorum.

BEN YAZ İNSANIYIM

Kimileri sonbaharın gelmesinden memnun, kimileri yaz bittiği için üzgün. Siz hangi mevsimin insanısınız?


- Yaz insanıyım. Ağustos doğumlu olduğumdan mıdır yoksa İzmirli olmaktan mı, tam bilmiyorum. Kapalı, puslu havaları pek sevmiyorum. Keşke 12 ay yaz olsa da hiç denizden çıkmasam diyorum.

Stil ve alışveriş sırlarınızdan da söz eder misiniz?

- Stilim konusunda son üç yıldır menajerimden destek alıyorum. Alışveriş yaparken birden fazla parçayla kombinleyebileceğimiz, gündüzden geceye devam edebilecek parçalar seçmeye gayret ediyoruz. Davetlerde de sevdiğim Türk tasarımcıların kıyafetlerini giyiyorum.
Konular Röportaj