Nursel'den genç kızlara tavsiyeler!...

‘Var Mısın Yok Musun’ adlı yarışma programında tanıdık Nursel Ergin’i. Kimimizin aklında yetiştirme yurdunda geçen çocukluk hikâyesiyle kaldı, kimimizin aklında masmavi gözleriyle.

Nursel'den genç kızlara tavsiyeler!...
Programdan önce yemekle ilişkiniz nasıldı?
Elim lezzetlidir. Evli olduğum dönemde beş yıl kayınvalidemle yaşadım. Müthiş bir kadındır. Salatalık, domates ve soğanla yapılan salata, onun elinden çıkınca sanki yahni gibi lezzetli olur. Artık ondan görerek mi nedir, ben de güzel yemek yaparım. Değişik yemekler denerim.

Her gittiğiniz evde, çok yemek yiyor musunuz?
Her gün çeşit çeşit yemek yapıyorum ancak sadece tadıyorum. Tadına bayılıp yediğim de oluyor. Bütün gün mutfakta olunca yaptığınız yemeği yiyemezsin ya öyle… Yemeği yapıyorum, program bitiyor; hemen otele gidip dinleniyorum. Genelde aç yatıyorum.

Gittiğiniz evlerden mutfak önlükleri topluyormuşsunuz…
Öyle yüce gönüllü insanlar var ki. Gittiğim birçok evin hanımı, hatıra olarak bir hediye vermek istiyor. Önlük çok anlamlı hediye oldu benim için. Beni öyle çok seviyorlar ki sandıklarından çıkarıp veriyorlar. Kimi ilkokuldayken örmüş, kiminin anneannesi örmüş… Hoşuma gittiğini gördükçe gittiğim her evde sandıklar açılmaya başladı.

Diğer yemek programlarından farkınız nedir?
Farkı, ilk olmamız. Bu programın annesi Nesrin Bulgur Taşar. ‘Yemekteyiz’ programını da o yapmış. Bir ile gidip o yöredeki bir kadının evini ziyaret edip dolabından çıkardığınız malzemelerle birlikte yemek yapmak, duyduğum en orijinal bir fikir. İzleyici de memnun ki diğer kanallar da bunu yapıyor. Beni de “Kızım” diye çok seviyorlar sağ olsunlar. Hayatımda bu kadar sevilmemişimdir.

Peki, o mutfaklardan nasıl hikâyeler çıkıyor?
Herkesin çocukluğu, evliliği,  kayıpları, sevinçleri, hüzünleri… Bana güveniyorlar ve anlatıyorlar. Birini hiç unutamıyorum; nasıl da tatlı bir kadındı. Küçük bebeği varmış, emeklemeye başladığında merdivenlere gidermiş. Aile de çocuğu hemen içeri alırmış. “Hep dikkat ederdim, gözüm üstündeydi” diye anlattı. Ama bir gün bebek, merdivenlerden düşüp ölmüş kadının gözünün önünde. Kocası da o zor dönemde bırakıp gitmiş. Bir hanım da trafik kazasında kaybettiği eşini büyük bir aşkla ve sevgiyle anlatmıştı.

Mutfak sohbetlerinizde eşini şikâyet eden kadınlar oluyor mu?
Genelde çoğu çekiniyor ama ben de az değilim. “Eşine söyler gibi kameraya bak ‘Niye mutfağa girmiyorsun? Hiç yardım etmiyorsun’ diye şikâyet et kocanı” diyorum. Kimi “Yardım etmez” derken bir diğeri “Bana hiç çiçek almaz” diyor.

Metropol kadınlarından daha mı zor hayatları?
Şehirli kadın, annelik duygusunu, aile kavramının önemini kaybetmiş. Gerçek kadın asıl orada. Annelik duygularını kaybetmemiş, ailesine sahip çıkıyor, kocasına saygı duyuyor. Şehirli kadın modern olacağım diye ayaklarının üzerinde durdukça daha da erkekleşiyor. Erkek, bir adım önde olmalı. Bir ipte iki cambaz oynamaz ki.

Sizin gibi yetiştirme yurdunda büyümüş, genç kızlara ne tavsiyede bulunursunuz?
Başımıza gelen her durum bizi olgunlaştırıyor. Öyle büyümeseydim ben olmazdım, bu benim için şans. Başıma kötü bir şey gelse “Bir nedeni vardır. Şimdi sıradaki gelsin” derim. Depresyona gir, her sıkıntı gelir seni bulur ama iyi düşünürsen bütün iyilikleri mıknatıs gibi çekersin. Bütün genç kızlara tavsiyem; olumlu düşünüp dürüst olsunlar. Bazı şeyler imkânsız gibi görünür ama sen istediğin sürece her şeyi yapabilirsin. Kimseden bir şey beklemesinler. Genç kızların zengin erkek arayışı da çok zavallıca. Birçok kere evde bozuk para aradığımı bilirim ama hiç zengin koca aramadım. Ben yapmalıyım, yoksa ben olmazdım. 

ÖNÜNE GELEN ÇOCUK DOĞURMASIN

Yetiştirme yurdu 18 yaşına gelen genci dışarı bırakıyor. Siz ne yapmıştınız?

Bu da benim büyüme hikâyem. Bilmeyen yok. Konuşmaktan rahatsız olmuyorum ama bu konulara girmeyelim. Annesiyle yaşayan birçok çocuktan daha şanslı bir çocuk olarak büyüdüm. Bakın, ehliyet alırken bin tane sınava giriyor, bir sürü bedel ödüyorsunuz. Herkes nasıl elini kolunu sallayarak çocuk sahibi oluyor, anlamıyorum. Akıl sağlığı yerinde mi, çocuğuna bakabilecek mi, onu sevecek mi? Önüne gelen çocuk doğurmamalı.

Ailenizle görüşüyor musunuz?
İkisini de tanıyorum ama görüşmüyoruz. Beni kimin doğurduğunu görmek istedim. Gidip bulduk. Evlenmiş, çocukları olmuş. Babam da kendi halinde... Herkesin yolu açık olsun. Bu yaşta görüşmek bana bir şey katamaz. Ben de ona katmam. Benim için yabancı biri artık. Böyle çok örnek var o yüzden hikâyem bana enteresan gelmiyor.

SİBEL ATEŞ YENGİN / AKŞAM İNTERNET SİTESİ
Konular Röportaj