Serap Paköz: "Her hikâye derinden yaralıyor"

Uzun süredir ekranlardan uzak olan Serap Paköz, "Gerçeğin Peşinde" adlı projesiyle hızlı ve başarılı bir dönüş yaptı.

Serap Paköz: "Her hikâye derinden yaralıyor"
Akşam'dan Aysun Yıldız Güngör'ün röportajı...

Alışkın olduğunuz bir format olan “Gerçeğin Peşinde” ile ekranlara geri döndünüz. Neler söylemek istersiniz?


Uzun yıllar içinde bulunduğum yorucu iş temposu sonrası verdiğim aranın akabinde ekranlara böyle güzel ve kaliteli bir programla dönmüş olduğum için hem heyecanlıyım hem de gerçekten zor durumda olan, çaresiz insanlara bu program sayesinde yardımcı olabilmekten dolayı mutluyum.

Bir dönem televizyona ara verdiniz. O dönem neler yaptınız?

Ara verdiğim sıralar, öncesinde çok uzun süre oldukça yorucu bir tempoda o dönemi kendime vakit ayırarak geçirdim. Listemde olup da okuyamadığım kitapları okudum, filmleri izledim; arkadaşlarım ve ailemle vakit geçirdim, tatil yaptım... Kısaca kendimi dinledim, kendime ve sevdiklerime vakit ayırdım, hem fiziksel hem de mental olarak dinlendim. Bu sayede yeni programa başladığım bu dönemde kendimi çok enerjik ve mutlu hissediyorum.

Yaz sezonunda yakaladığınız başarının ardından reyting sonuçlarında yeni sezona da iddialı bir giriş yaptınız. “Gerçeğin Peşinde”nin benzeri olan programlardan farkı nedir?

Programımızın kalitesi, samimiyeti, arkasında çok güçlü, işini seven ve en iyi şekilde yapmaya gayret eden bir ekibin olması; “Gerçeğin Peşinde”nin özellikle hedef kitlenin beklentilerine cevap verecek şekilde şekillendirilmesi ve sunulması için elimizden geleni yapmamızın fark yarattığına inanıyorum.

Son dönemde böyle programlar artmaya başladı.  Ne düşünüyorsunuz?

Programın kendisi 3 saat sürüyor olsa da yaklaşık 9 saatlik bir hazırlık sureci olduğu için program başladığından beri bırakın diğer programları izlemeyi, genel olarak televizyon izlemeye vakit bulamıyorum maalesef. Bu nedenle şu an bir yorum yapamıyorum.

KENDİMİ TELKİN EDİYORUM

Reality program yapmak oldukça zor, ani çıkışlar olabiliyor. Kontrol mekanizmanızı nasıl sağlıyorsunuz?


Programda karşımıza oldukça üzücü ve insani duygusal olarak zorlayıcı olaylar çıktığı için her insan gibi tabii ki ben de zaman zaman tepkilerimi ve duygularımı kontrol etmekte zorlanıyorum. Ancak yıllar içinde bu tip olaylar karşısında sakin ve soğukkanlı davranmanın, olayların mümkün olan en kısa zamanda ve en sorunsuz şekilde çözüme kavuşturulmasının en iyi yolu olduğunu tecrübe ettiğim için kontrolümü kaybedecek gibi olduğumda kendime bunu hatırlatıp, sakin kalmak için kendimi telkin ediyorum.

Kayıpları bulmaya, cinayetleri çözümlemeye çalışıyorsunuz. Psikolojinizde ne gibi  değişimler oldu?

Günümüzde her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de maalesef böyle olaylar ve haberler çok yaygınlaştı. O nedenle üzücü ama gerçek bu tip talihsizliklere ilişkin gazete ya da televizyon haberleri bizleri artık çok şaşırtmaz oldu; ancak programda bu talihsizlikleri yaşayan insanlarla birebir iletişimde olmak insanı derinden etkiliyor. Resmen onların sorununu kendi sorunun gibi üstlenip çözmek için elinden geleni yapmak istiyorsun. Sonunda bir şeyleri çözebilip insanlara yardımcı olabilmekse gerçekten büyük mutluluk ve manevi tatmin sağlıyor. Umarım insanlara bu şekilde yardım eli uzatmaya uzun zaman devam edebilirim.

Programda sizi çok etkileyen bir hikâye oldu mu?

Tek bir örnek vermem doğru olmaz çünkü her hikâye gerçekten insanı derinden yaralayıcı nitelikte. Ancak genel olarak çocuklar ve yaşlılarla ilgili olayların beni biraz daha etkilediğini söyleyebilirim.

Ekranda oldukça ciddi gözüküyorsunuz. Günlük hayatınızda da bu ciddiyetinizi koruyor musunuz?

Samimiyet ve dürüstlüğün gücüne inandığım için günlük hayatımda da programdaki benzeri olaylar karşısında ekrandaki gibi ciddi olduğumu söyleyebilirim. Ama günlük hayatımda ekrandakine göre çok daha rahat, neşeli, esprili ve güler yüzlü olduğumu söyleyebilirim.

SAĞLAMCI VE TEDBİRLİYİM

Yıllardır ekrandasınız; ama  hiç değişmiyorsunuz.  Formunuzu korumak için  neler yapıyorsunuz?


Aslında yemek yapmayı ve yemeyi çok severim. Özellikle Güneydoğu mutfağını çok iyi yaptığımı hep söylerler, elim lezzetlidir. Tabii ki insanın formunu koruması için biraz fedakârlık yapması, bazı yiyeceklerden dönem dönem kendini mahrum bırakması şart. Ben de genelde günde 2 öğün olacak şekilde dengeli ve sağlıklı beslenmeye çalışıyorum. Abartmamak kaydıyla sevdiğim yiyecekleri de yiyorum

Bir röportajlarınızı okuduğumda control freak olduğunuzu düşündüm.  Her gün karne alınan, canlı yayında iş yapan biri için bu çok yorucu değil mi?

Aslında control freak değilim; ama sağlamcı ve tedbirli bir insanim. Özellikle canlı yayında program yapan bir insan olarak da böyle olunması gerektiğini düşünüyorum; çünkü canlı yayın hata kabul etmiyor ve bu şekilde başarılı olunuyor.

Psikolojik olarak da kaldırması güç, bu yoğunlukla nasıl baş ediyorsunuz?

Tabii ki programdaki gibi olayların içerisinde olmak zor; ancak bu olayları birebir yaşayan insanlar varken, bu insanlar büyük acılar çekerken benim psikolojimin ne durumda olduğunun pek bir önemi olduğunu düşünmüyorum. Benden  ziyade bu insanların psikolojisi için endişelenmeyiz.

Yayınlardan önce yaptığınız bir toteminiz var mı?

Totemim yok. Sadece dua ediyorum ve duanın gücü dışında hiçbir şeye inanmıyorum.

Hayatta olmazsa olmazlarınız var mıdır?

Uzun yıllardır hayatımda  olan gerçek dostlarım, güzel bir hafta sonu kahvaltısı, her sabah yaptığım gazete ve kahve keyfim, kızımla geçirdiğim her dakika, köpeğim, Bodrum ve Bodrum.
Konular Röportaj